top of page

Dijital Güvenliğinizi A Seviye Sızma Testi ile Birlikte Güçlendirelim!

Güncelleme tarihi: 30 May

Dijital Güvenliğinizi Birlikte Güçlendirelim!
A Seviye Sızma Testi

Kurumların dijital dayanıklılığı, sadece teknoloji yatırımıyla değil, gerçek tehditlere karşı ne kadar hazırlıklı olduklarıyla ölçülür?


Bu içerikte, sızma testlerini bir “denetim” değil, stratejik bir analiz aracı olarak nasıl ele aldığımızı; ICS/SCADA sistemlerdeki görünmeyen risklerden, tehdit modelleme örneklerine kadar bir çok kritik başlığı paylaştık.


Kurumsal Siber Dayanıklılığınızı Test Etmenin En Etkili Yolu


Siber güvenlik, yalnızca “mevcut tehditleri engellemek” değil; henüz ortaya çıkmamış risklere karşı da hazırlıklı olmak anlamına geliyor. Sistemler büyüdükçe, karmaşıklık artıyor. Ve çoğu zaman en büyük tehdit, görünürde olmayan zayıflıklarda saklanıyor.


İşte bu yüzden sızma testleri, yalnızca bir kontrol noktası değil; sisteminize dışarıdan bakan, onu sorgulayan ve geliştiren bir geri bildirim mekanizmasıdır.


Test Etmek mi, Anlamak mı?

Sızma testi, teknik bir aktivite olmanın ötesinde, kurumların dijital yapısına dair şu soruları gündeme getirir:

  • Sistemlerimiz dışarıdan nasıl görünüyor?

  • Davranışsal zafiyetler teknik açıklarla nasıl birleşiyor?

  • Güvenlik kontrolleri kağıt üstünde mi, uygulamada mı var?

  • Tespit ettiğimiz açıklar bir saldırganın yol haritası olabilir mi?

  • Kapattığımız açıkların etkisini gerçekten ölçebiliyor muyuz?


Bu sorulara teknik değil, bağlamsal yanıtlar üretmeye çalışıyoruz. Çünkü her sistem, kendi içinde bir denge taşır; bu dengeyi anlamadan yapılan her test, yüzeyde kalır.


Yaklaşımımız

Etkili bir sızma testi; yalnızca zafiyetleri listelemek değil, kurumun savunma reflekslerini, zayıf bağlantılarını ve gerçek saldırı senaryolarına karşı olan direncini bütünsel olarak değerlendirmeyi gerektirir.


Bu süreçte dikkat edilmesi gereken temel ilkeler şunlardır:

  • Tehditler, sistem mimarisine ve sektörel risklere göre modellenmeli, senaryolar kurumun gerçek dünya bağlamına göre kurgulanmalıdır

  • Risk değerlendirmesi sadece teknik bulgularla sınırlı kalmamalı; iş süreçlerine etkisi, yayılım potansiyeli ve operasyonel önceliklerle birlikte ele alınmalıdır

  • Zafiyetler tekil olarak değil, zincirleme etkileriyle değerlendirilmelidir; bir açığın başka bir açığı tetikleme riski asıl önceliklendirme kriteridir

  • Test çıktıları "kaç açık bulundu" gibi metriklerden ziyade, “hangi açıklık en ciddi etkiyi yaratabilir?” sorusuna cevap verecek derinlikte olmalıdır


Sızma testlerinin gerçek değeri; teknik doğrulamanın ötesinde, kurumun güvenlik stratejisine içgörü ve yön kazandırma becerisiyle ölçülmelidir.


ICS/SCADA Ortamları: Görünmeyen Kritik Noktalar

Endüstriyel kontrol sistemleri (ICS) ve SCADA altyapıları, genellikle “izole” olduğu varsayımıyla korunur. Ancak sahadaki gözlemimiz şu: Segmentasyon eksiklikleri, yanlış yapılandırmalar ve eski sistem bileşenleri, bu ağları zannedilenden çok daha erişilebilir hale getiriyor.


Sızma testlerinde bu sistemlere özel olarak:

  • OT ve IT ağları arasındaki geçiş noktalarını

  • Protokol bazlı açıklıkları (örneğin Modbus, DNP3)

  • İzin dışı mühendislik erişimlerini

  • PLC/RTU cihazlar üzerindeki zafiyetleri


özellikle ele alıyor, endüstriyel süreçlere zarar vermeden test gerçekleştiriyoruz. Geleneksel test metodolojileri, bu hassas yapıları göz ardı ettiğinde sahte güven hissi oluşabiliyor.


Gerçek Risk, Her Zaman Gözle Görünen Değildir

Bir güvenlik açığı her zaman tek başına kritik olmayabilir. Ancak asıl risk, bu açıkların birbirine bağlanarak zincirleme istismarlara dönüşebilmesidir.


Bu durum özellikle kurum içindeki farkındalık eksikliğinde daha da tehlikeli hale gelir:

Bir yönetici için basit bir e-posta ihlali gibi görünen bir durum, teknik tarafta sistemler arası yatay geçişe, yetki yükseltmeye ve en kritik sistemlerin ele geçirilmesine kadar ilerleyebilir.


Bu yüzden biz sadece “açık var mı?” sorusunu değil, aynı zamanda:


“Bir saldırgan bu açıkları nasıl birleştirir?”“Bu senaryo gerçekte nasıl işler?”

gibi sorularla çalışıyoruz.


Bu yaklaşıma “tehdit modelleme” diyoruz. Sadece güvenlik testlerinde değil, kurumsal karar alma süreçlerinde de fark yaratıyor.


Örnek Tehdit Modelleme: “Kimlik Bilgisi Sızıntısından Domain Erişimine”

Bu yaklaşımın ne anlama geldiğini, gerçek hayatta karşılaştığımız bir örnek üzerinden daha net açıklayabiliriz. Her şey bir kullanıcı hatasıyla başlayabilir; ama olaylar doğru bağlamda analiz edilmezse, kurumun en hassas noktalarına kadar ilerleyebilecek bir saldırı zinciri oluşabilir.


İşte biz bu yüzden yalnızca açıkları listelemekle kalmıyor, aynı zamanda onların nasıl kullanılabileceğini de önceden modellemeye çalışıyoruz.


Senaryo:

  1. Kimlik Avı → Harici saldırgan, kurumsal e-posta hesabına erişim sağlar

  2. Hizmet Erişimi → E-postalardan VPN, ERP veya dahili uygulama bağlantıları toplanır

  3. Yan Hizmet İhlali → Paylaşılan şifre kullanımı tespit edilirse diğer sistemlere geçiş

  4. Yetki Yükseltme → Açıkta kalan servisler veya zayıf segmentasyonla sistemde ilerleme

  5. Domain Erişimi → Merkezi kimlik sistemine (Active Directory, LDAP) sızma

  6. Kalıcılık ve İz Bırakmama → Erişim loglarını manipüle etme veya özel backdoor kurma


Çıkarım:

Görünürde “bir kullanıcının şifresi çalındı” diyerek geçilecek bir olay, kurumun tüm dijital varlıklarına yayılabilecek bir zincirleme istismar rotasına dönüşebilir.


İşte tehdit modelleme, testlerimizin temelini oluşturan bu yapıyı saldırgan gözüyle önceden kurmamızı sağlar.


Süreklilik Vazgeçilmezdir

Siber tehditler değişiyor. Bu yüzden testler de “bir kerelik çaba” olarak görülmemeli. Sürekli test, sürekli öğrenme ve sürekli iyileştirme; kurumların sadece bugünü değil, yarını da korumasına olanak sağlar.


Biz bu süreçte; sadece test eden değil, kurumla birlikte öğrenen ve gelişen bir ekip olmayı hedefliyoruz.


Son Söz

Her kurumun güvenlik hikayesi kendine özgüdür. Bizim işimiz bu hikâyeyi dışarıdan, farklı bir gözle yeniden okumak — eksikleri göstermek değil, potansiyel tehditleri şekillendirmeden önce tanımak.


Siber güvenlik; yalnızca bir IT meselesi değil, kurumsal sürdürülebilirlik ve itibar meselesidir. Zafiyetleri yalnızca tespit etmek değil, onların iş üzerindeki etkisini anlamlandırmak gerekir.


Çünkü dijital altyapılar büyüdükçe, riskler de büyür. Bu riskleri yönetebilmenin yolu, onları önceden görebilmekten geçer.


Dijital altyapınızı dışarıdan nasıl gördüğümüzü merak ediyorsanız, konuşmaya her zaman açığız.


Firmamız, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen A Seviye Sızma Testi Sertifikası ile yetkilendirilmiş bir sızma testi hizmet sağlayıcısıdır.

Commentaires


bottom of page